NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
133 - (743) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة ونصر
بن علي وابن أبي
عمر. قال أبو
بكر. حدثنا
سفيان بن
عيينة عن أبي
النضر، عن أبي
سلمة، عن
عائشة؛ قالت:
كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم إذا صلى
ركعتي الفجر،
فإن كنت
مستيقظة،
حدثني. وإلا
اضطجع.
{133}
Bize, Ebû Bekr b. Ebî
Şeybe ile Nasr b. Aliy ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Ebû Bekir dediki:
Bize, Süfyân b. Uyeyne, Ebû'n-Nadr'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Âişe'den
naklen rivayet etti. Âişe, şöyle demiş :
«Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem), sabah'ın iki rek'ât sünnetini kıldığı vakit, şayet ben uyanık
bulunursam benimle konuşurdu; aksi takdîrde (istirahat için sağ tarafına)
uzanırdı.
(743) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن زياد بن سعد،
عن ابن أبي
عتاب، عن أبي
سلمة، عن
عائشة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، مثله.
{….}
Bize, İbni Ebî Ömer
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ziyâd b. Sa'd'dan, o da İbni Ebî
Attâb'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Âişe'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den naklen yukarıki hadisin mislini rivayet etti.
İzah:
Bu hadîs, sabah
namazının sünnetinden sonra bir parça uzanıp yatmanın sünnet olmadığına delâlet
etmektedir. Çünkü uzanmak sünnet olsa Hz. Âişe uyanıkken dahi Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu terk etmezdi.
Hadîs-i şerif, sabah
namazının sünnetinden sonra konuşmanın mubah olduğuna da delildir. Nevevî:
«Bizim mezhebimiz ve keza imam Mâlik ile cumhûr-u ulemânın mezhepleri de budur.
Kadı İyâz, Küfe ulemâsının İbni Mes'ûd (Radiyallahû anh) ile diğer bâzı
selefden naklen bu vaktin istiğfar zamanı olduğunu bildirerek konuşmayı kerih
gördüklerini söyler. Fakat doğrusu konuşmanın mubah olmasıdır. Çünkü Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmuşdur. Vaktin istiğfar için müstehab
olması, konuşmaya mâni değildir.» diyor.